4 Temmuz 2008 Cuma

Sherlock Holmes


Sherlock Holmes
, Sir Arthur Conan Doyle tarafından oluşturulan hayali dedektif kahraman, polisiye edebiyatının önemli ilk figürlerinden biridir. Gazetelerde tefrika edilmiş, ve polisiyenin halk arasında popülerleşmesine vesile olmuştur.

Sherlock Holmes serüvenlerinin Türkiye'de ve dünyada birçok taklidi yazılmıştır. 50'li ve 60'lı yıllarda Türkiye'de onun adına Conan Doyle tarafından yazılmamış öyküler dahi yayımlanmıştır.

İlk hikaye olan Kızıl Soruşturma 1887 yılında gazetede tefrika edilmeye başlanmıştır. Sherlock Holmes, dedektif kahramanlar içerisinde belki de en meşhur olanıdır. Olayları gözlem yoluyla çözmesi ile ünlüdür. Tümdengelim yöntemini çok iyi kullanmaktadır, soruduğu soruların cevaplarınının birbiriyle tutarlı bir bütün oluşturmasına dikkat eder, yani yöntemindeki fark, ipuçlarını biraraya getirip bir çözüm bulmak yerine, elindeki ipuçlarından anlamlı bir bütüne ulaşmaya çalışmaktır; bunu yanı sıra kendi kendine yaptığı laboratuar araştırmaları sonucunda elde ettiği bilgileri tekil olaylara uygular ve sigara izmaritlerinden, el yazılarından, ayak izlerinden, ve her türlü bilgi kırıntısından sonuca ulaşır. Ancak Holmes, işiyle ilgili olmayan hiçbir konuya ilgi duymaz, işine yarar diye sosyete haberlerini takip eder ama Dr. Watson'ın Holmes'ün politika bilgisine verdiği not on üzerinden sıfırdır. Hatta bu konuda abartıya kaçıp, "dünyanın güneş etrafında döndüğünü bilmek işime yaramıyorsa, neden bu bilgiyi kafamda tutayım ki" dahi diyebilmiştir. Dönemin pozitivizmi, kendisi bir doktor olan Conan Doyle tarafından, Holmes karakterine fazlasıyla giydirilmiştir.

Aslında varolmayan bu detektifin kitaplarda her zaman adresi olarak gösterilen ve bugün müze olan evi İngiltere'de Baker Sokak 221B'dedir. Holmes, kendi dönemi için oldukça bohem bir adamdır, garip zevkleri de vardır ve aynı zamanda bipolar kişiliğe sahiptir. Morfin ve kokain kullanır ve bunları evdeki garip yerlere koyar, usta bir eskrimcidir,çok iyi keman çalar, Irene Adler dışında takdir ettiği bir kadın veya hayatına giren bir kadın hikayelerde yoktur. Holmes oldukça kibirli bir adamdır ancak Dr. Watson'a yaklaşımı herkesten farklıdır.

Dr. Watson, bu kurgudaki en önemli yere sahiptir çünkü yazarın okuyucuya anlatmak istedikleri onun Holmes'e sorduğu sorular sayesinde ortaya çıkar. Holmes, hem onu kıskanan hem de ona hayranlık duyan ve asla olay çözmeyi beceremeyen Scotland Yard dedektifleri tarafından ya da Baker Sokak'taki evine gelen müşteriler tarafından yardıma çağırılır.

Daha ilerleyen hikayelerde, Holmes'ün aslında ondan daha zeki ve yetenekli bir ağabeyi olduğu ortaya çıkar. Mycroft, gizli servis adına çalışan bir yöneticidir ve Holmes'e yardım ettiği olur.

Holmes'ün kullandığı birçok metot bugün bile kriminoloji açısından tam olarak kullanılmayan yöntemlerdir.

Conan Doyle, bir noktada Holmes öyküleri yazmak dışında şeylerle uğraşmak ister, ve Son Soruşturma adlı hikayede Holmes'ü en büyük düşmanı Profesör Moriarity'nin öldürmesini sağlar, ancak halkın buna tepkisi büyük olur ve Conan Doyle'un diğer yazıları Holmes kadar başarılı olmayınca, Holmes yazarı tarafından uygun bir şekilde diriltilir.

Sir Arthur Conan Doyle'un oğlu ve ünlü polisiye yazarı John Dickson Carr tarafından ortaklaşa yazılmış bir biyografisi de vardır.

Kaynak: http://tr.wikipedia.org/wiki/Sherlock_Holmes

30 Haziran 2008 Pazartesi

En Sevdiğiniz Agatha Christie Romanı Anketi

Blogspot'daki anket sisteminde bazen hatalardan ötürü anket kaldırılmıştır. Sonuçlar yukarıda verilmiştir

Anketimize toplam 94 oy kullanılmıştır. Birden fazla oy kullanma hakkı olan ankette en fazla oyu oyların %51'ini alan "On Küçük Zenci" almıştır.

On Küçük Zenci ilginç sonu ile beni de çok etkilemişti. O yüzden ben de oyumu -ilk oy- o kitaptan yana kullandım.

Büyük Dörtlerin Farkı


Elime ilk aldığımda "Büyük Dörtler"in farkını hissetmiş olacağım ki kitabı yarıda kesme ihtiyacı hissetmedim. Tabiri caizse tek solukta okunası bir kitap yazmış Polisiye'nin Kraliçesi.

Asıl ismi "The Big Four" olan roman 1927'de yazılmış. Yani Christie'nin 7. eseri. 80'den fazla roman yazan biri için 7. kitap çıraklık eseri olarak adlandırılabilir. Ancak bu kitap kanaatimce Christie'nin başyapıtlarından bir tanesi.

Kitap aynı zamanda bir Hercule Poirot kitabı. Kronolojik olarak, Poirot'un yer aldığı 4. kitap. Ayrıca Poirot'a Hastings yardımcılık ediyor.

Peki bu kitap neden diğer Christie romanlarından ayrı bir yere sahip? Aslında bu kitabı farklı kılan şey kurgusu. Olayların gelişme tarzı ve hikaye alışık olduğumuz ve gelenekselleşen Christie tarzının çok dışında.

Bir kere ortada öyle belli bir katil zanlısı kümesi yok. Yani, diğer romanlardan hatırlarsınız, belli bir grup insan vardır ve bunlardan biri ya da bir kaçı katildir. Bu romandaysa Büyük Dörtler olarak bilinen 4 kişi ve onların hırs ve tutkuları konu edilmiş.

Diğer bir fark ise Poirot'un bir polis memuru gibi oradan oraya koşturması. Yani Poirot bu sefer küçük gri hücrelerini çok fazla kullanmıyor. Bunun yerine bir çok insanı sorgulayıp sonuçlar çıkartıyor ve o sonuçları çözümün parçaları olarak sunuyor.

Ayrıca, bu kitap uluslararası bir komployu ve 4 insanın dünyayı yönetme sevdasını ele alıyor. Diğerlerinde olduğu gibi para veya aşk cinayeti yerine makam ve mevki cinayetleri konu edilmiş.

Son olarak, bu kitap içerdiği aksiyon ve uluslarası bir konuyu anlatması özellikleri ile çok farklı. Ama Dan Brown ya da J.Christophe Grange okuyanlar bu kitabı okuyunca hayal kırıklığına uğrayabilir.

Buna rağmen benim iddiam şudur ki Agatha Christie günümüzde yaşasaydı, en az bu yazarlar kadar iyi eserler çıkartırdı. Teknolojik olarak o günkü şartlarda yazılabilecek en güzel kitaplardan bir tanesi.

Tavsiye olunur...