21 Haziran 2008 Cumartesi

Konya Polisi Hercule Poirot'a Taş Çıkartıyor! 2


Taksici Cinayeti
Büro çalışanları bir cinayeti çözmek için önce işe iyi konsantre olunması gerektiğine inanıyor. Bu amaçla bürodaki odaların duvarlarına, dedektifleri motive etmek için öldürülen kişilerin isimleri büyük harflerle yazılıyor. Bu olaylardan biri de Temmuz 2005’te Beşyüzevler Semtinde Hakkı Önsarıcı adlı taksicinin öldürülmesidir. 37 yerinden bıçaklanarak öldürülen taksicinin üzerinde cüzdanı ve paraları olmadığı tespit edilir. Faillerin, çaldıkları taksiyi 15 km uzaklıktaki Bosna Hersek Mahallesi’nde terk ettiği dakikalar sonra öğrenilince tüm ekipler bu bölgeye yönlendirilir. Katillerin evde üstlerini değiştirdiği düşünülerek taksinin terk edildiği bölgedeki apartmanlarda ışığı yanan daireler not edilir.

Taksicinin birçok yerinden bıçaklandığı için katillerin üzerine bulaşan kanının bir yerlere bulaşmış olabileceği düşünülür. Ekip, apartmanlarda tek tek kan izi arar. 5’inci gün bir apartmanın asansöründe kapkara bir kan lekesi bulunur. Altıncı katta da benzer bir leke vardır. Bu kattaki dört daireden biri, olayın olduğu gece ışığı yananlar listesindedir. Polis bekâr evine operasyon düzenlediğinde taksicinin cüzdanı, olayda kullanılan bıçaklar ve poşetlerin içinde kanlı elbiseler ele geçirilir. Operasyon esnasında bu şahıslar evde yoktur. İçtikleri sigara izmaritleriyle DNA testi yapılır ve eve gidip gelenlerin olayın zanlıları olduğu ispat edilir. Böylece cinayet kısa sürede çözülür.
Galerici Cinayeti
Ocak 2007’de galerici Ömer Güraslan, beyaz bir minibüsle evinin önünden kaçırılır. Aynı gece bir çöplükte şahsın cesedi bulunur. Galericinin kaçırıldığı noktaya yakın yerlerdeki kamera kayıtları incelenir. Bir mağazaya ait güvenlik kamerasından beyaz bir minibüsün hızla gittiği tespit edilir. Görüntülerdeki küçük bir ayrıntı dikkat çeker. Minibüsün arka plakayı aydınlatan lambalarından birisi yanmıyordur. Hemen şehirde aynı marka tüm minibüsler belirlenir. Sonra da arka plakayı aydınlatan lambası yanmayan araç bulunur. Minibüste kan lekeleri vardır. Olaydan dört gün sonra zanlılar suçlarını itiraf eder. 4 lise öğrencisi, kızlara sarkıntılık ettiği gerekçesiyle galericiyi kaçırmış ve öldürmüştür.

PTT Cinayeti

Cinayet Masası’nın çözmekte en çok zorlandığı olayların başında PTT cinayeti geliyor. Eylül 2007’de PTT Borsa Şubesi’nin veznedarı Veli Sağdıç önce biber gazıyla etkisiz hâle getirilir, ardından bıçaklanarak öldürülür. Katiller kasadaki 15 bin YTL parayı da çalıp kaçar. Görgü tanıkları öğle saatlerinde şubeye üç kişinin girdiğini, birinin kadın, birinin de polis kıyafeti giydiğini söyler. Kadın sarı saçlıdır. Açık göbeğinde piercing kullandığı da notlar arasında yer alır. Şüpheliler plakasız kırmızı bir araçla olay yerinden uzaklaşmıştır. Polisin elinde ne bir kamera görüntüsü ne de somut bir delil vardır.

Polis kıyafeti satan yerler ve yol üzerindeki güvenlik kameraları kontrol edilir. Bir işyerine ait kameradan aynı marka otomobile rastlanır. Aracın plakası okunmuyordur. Ankara’ya seminere gelen Amerikalı polisler aracılığıyla bu görüntüler ABD’de bir kaset çözüm merkezine gönderilir. Plaka yine okunamaz. Kent merkezi ve çevre illerdeki otellerde konaklayanlar taranır. PTT memurunun iş ve şahsi telefonları incelenir. Şubeden 15 gün içinde yapılan yüzlerce havale işlemi gözden geçirilir. Ama sonuç alınamaz.

Bunun üzerine çeşitli senaryolar üretilir. Bu aracı kullanan faillerin, cinayetten önce keşif yapmış ve bu yüzden araçlarına bir benzinlikten yakıt almış olabilecekleri düşünülür. Konya çevresinde, 200 kilometrelik mesafede bir hafta içinde akaryakıt istasyonundan benzin alan araçların tespiti için, 4 bin 500 rulo akaryakıt fişi incelenerek 420 bin plaka belirlenir. Plakalar bilgisayara aktarıldıktan sonra aynı marka 265 araç tespit edilir. Yapılan inceleme sonucu araçlardan bir tanesinin olaydan bir gün önce emanet alındığı, olay günü akşamı ise teslim edildiği belirlenir. Emanet alan kişinin bekâr evinde kaldığı, işsiz ve borçlu olduğu öğrenilir.

Zanlıların evini takibe alan polisler, belirlenen şahsın kendi gibi borç batağında olan başka biriyle arkadaş olduğunu, eve sürekli kadınların gelip gittiğini tespit eder. Üç ay öncesine kadar eve sarışın, göbeğinde piercing olan bir kadının geldiği bu takipte ortaya çıkar. Zanlıların olay gecesi Mersin’e gidip yüklü miktarda harcamalar yaptığı belirlenir. Polis, erkek zanlılarla bir görüşme yapar. Görüşmenin ardından şahıslar, Karaman’a giden piercingli kadınla buluşur. Ardından kadını kuaföre götürüp tanınmaması için sarışın olan saçlarını meç yaptırırlar. Telefonları kırıp yeni makine ve hat alırlar. İpuçlarını birleştiren polis, ilk önce Karaman’daki ‘zayıf halka’ kabul edilen kadını yakalar.

Konya’ya getirilirken bu kadın, olayın olduğu sokaktan bilinçli olarak geçirilir. Kadın uzun uzun buraya bakar. Ailesiz büyüyen dansöz kadına sorguda ‘hanımefendi’ diye hitap edilir. Öldürdükleri kişinin eşi ve iki çocuğunun fotoğrafı gösterilince olay çorap söküğü gibi çözülür. Zanlı kadın fotoğrafı görünce, “Biz neler yapmışız?” diyerek arkada nasıl bir hayat bıraktıklarını fark eder. Çocukların babasız kaldığını görünce kendi çocukluğuyla bağ kurup suçu itiraf eder. Böylece cinayeti işleyen diğer iki erkek de yakayı ele verir.

Polis kadını Karaman’da yakaladığında “Ne yaptın anlat?” türünden sorguya çekmez. Konya’ya getirene kadar psikolojik bir zemin hazırlar. Şehre gelindiğinde pişmanlık duyması için çeşitli argümanlar kullanır. Başkomiser Güler olayla ilgili olarak “Zanlı kim olursa olsun, hangi mesleği yaparsa yapsın onun şifrelerini iyi seçmek, bunun için zanlıyı iyi tanımak gerekiyor. Olaylar ancak bu şekilde çözülebilir.” diyor.

Hiç yorum yok :